“`html

Tüketici Hakları Derneği’nden Asgari Ücret Açıklaması

Tüketici Hakları Derneği Başkanı Ergün Kılıç, asgari ücretle ilgili tartışmalar sürerken, 4 kişilik bir ailenin aylık giderlerini detaylı bir şekilde açıkladı. Kılıç, “İnsanca yaşamanın şartlarının en az 65 bin lira olduğunu düşünüyoruz. Bunun yanı sıra, herkesin uygun bir yaşama standardına sahip olması gerekir”

İşçi ve işveren temsilcileri arasındaki asgari ücret müzakereleri devam ederken, TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, asgari ücret taleplerinin 29 bin 583 TL olduğunu kaydetti.

Kılıç, TÜRK-İŞ’in 2025 yılı için belirlediği asgari ücret önerisi ile 4 kişilik bir ailenin giderlerinin karşılaştırıldığını vurgulayarak, bu durumda asgari ücretlilerin geçim sıkıntısı çektiğini belirtti.

Kılıç, asgari ücretle geçinebilmenin mümkün olmadığına dikkat çekerek, “Minimum insani yaşam koşulunun 65 bin lira olduğunu düşünüyoruz. Bu hesaplama, insanların sadece temel ihtiyaçları için değil, tüm yaşam standartları için geçerlidir”

TÜRK-İŞ’in belirlediği asgari ücret rakamıyla 4 kişilik ailenin açlık sınırının arasındaki farkı hatırlatan Kılıç, “Bu fark 10 bin TL civarında. Eğer bu miktarla geçim sağlanıyorsa, bu gerçekten şaşırtıcı olur. Tüketici Hakları Derneği olarak TÜRK-İŞ ve diğer sendikaların verilerini takip ediyoruz. Örneğin, Birleşik Kamu İş Konfederasyonu, 22 bin TL’nin üzerindeki bir açlık sınırından bahsediyor. Bu da sadece bir ailenin beslenmesi için gereken tutar. Peki, diğer insani ihtiyaçlar nasıl karşılanacak?”

Domates ve Salatalık Artık Lüks!

Kılıç, 4 kişilik ailenin gider tablosunu şu şekilde açıkladı:

“Ankara’nın Dikmen bölgesine baktığımızda, kira bedeli 15 bin TL. Su faturası ortalama 250 TL, elektrik faturası ise 450 TL civarında. Telefon ücretleri genelde 250 TL’nin altında olmuyor. Bütün bu maliyetleri göz önünde bulundurursak, ulaşım için de aylık ortalama 1.000 TL harcama yapılmakta. Bu durumda 17.000 TL’ye ulaşıyoruz ve hâlâ bütçemiz açığa düşüyor. Emeklilerimiz ve asgari ücretle çalışanlar her gün geçinme zorluğuna dikkat çekiyor. İnsanlar kiralarını, su ve elektrik faturalarını ödemekte zorlanıyor. Beslenme, eğitim ve sağlık gibi diğer temel ihtiyaçlar ne olacak? Tüketicilerin, yiyecek, sağlık ve barınma gibi temel ihtiyaçları karşılanmalı. Sadece iki kilo peynir almak bile 500 TL, zeytin fiyatları ise 200 TL’nin altında değil. Aylık ekmek harcaması ortalama 1.200 TL’yi buluyor ve iki çocuk için taşıma ücreti en az 3.600 TL’dir. İki çocuğun eğitim masrafları toplamda 7.000 TL’yi aşmakta.”

Kılıç, “Artık kahvaltıda domates ve salatalık gibi temel gıda maddeleri bile lüks haline geldi. Tüketici ve ülkenin genel durumu oldukça kötü” dedi.

Kılıç, asgari ücretin insanca bir yaşam sağlamaya yetmediğini ifade ederek, “Biz sadece asgari ücret yerine, insanların onurunu zedelemeyecek bir yaşam standardı olmasını savunuyoruz”

Devlet Hizmetlerine Gelen Zamlar ve İhtiyaçlar

Kılıç, devletin hizmetlerinde yaptığı artışların yanı sıra, asgari ücret tartışmalarına da değindi:

“Ücretlerin kaynağından kesilmesi çok fazla. Bir çalışanın yılın başında aldığı maaşla, yıl sonunda aldığı maaş arasında kayda değer bir değişiklik olmuyor. Yıl içerisinde bildirilen enflasyon oranları dikkate alındığında bu durum daha da belirginleşiyor. Devlet hizmetlerine yapılan %44’lük zamlar üzerinden bir değerlendirme yapılmalı. Biz, burada asgari ücretin ne kadar olması gerektiğini tartışırken, devlet zaten alım gücünü elinden alıyor”

Dezavantajlı gruplara yapılan yardımların yetersiz olduğunu vurgulayan Kılıç, “Sosyal hukuk devleti anlayışında, insanların ihtiyaçlarının karşılanması için yeterli bir ücret ödenmelidir. Burada önemli olan, bireylerin ne kadar bir yaşam standardı ile geçimlerini sağlayabileceklerini hesaplamaktır”

Adaletli Vergileme İhtiyacı

Kılıç, Türkiye’deki vergilendirme sisteminin eşitlikten uzak olduğunu ifade etti:

“Gelişmiş ülkelerdeki vergi sistemleri ile uyum sağlamak adına ciddi değişikliklere ihtiyaç var. Türkiye’deki vergi yapısının büyük bir kısmı dolaylı vergilerden oluşmakta; bu da dolaylı vergilerle iç piyasa ürünleri arasındaki rekabet koşullarını zedelemekte. Vergiler, seçim dönemlerinde yapılan indirimlerle siyasi bir rüşvet olarak algılanmakta. Bu sistem, düzgün ve adil bir yapıyı korumaktan uzak”

(ANKA)

“`