Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, CHP’nin seçilmiş başkanı olarak, 30 Ekim’de gözaltına alındı ve ardından 4 Kasım’da “terör örgütüne üye olmak” suçlamasıyla tutuklandı.
PKK’nın fesih açıklamaları sonrasında, Özer, T24 muhabiri Murat Sabuncu’nun sorularını cevapladı.
Özer, 23 Mayıs’taki duruşması öncesinde, süreçteki çelişkili konuları açıkladı.
“EN BÜYÜK ÜZÜNTÜM…”
Özer, Kürt sorunu üzerinde çalışan bir akademisyen olarak, tutuklu olmanın sadece toplumsal barışa yapabileceği katkıyı kaçırmış olmanın üzücü olduğunu belirtti. “Tek bir kişinin bile barışa sağlayacağı etkinin ne kadar büyük olabileceğini, değerli dostum Sırrı Süreyya Önder’in durumunda gördüm. Bugün, en büyük üzüntüm, barış sürecine fiziksel olarak katkıda bulunamıyor olmamdır.” dedi.
“BU NE YAMAN ÇELİŞKİ”
CHP’li Özer, tutuklanma nedenini, 11 yıl önceki çözüm süreci kapsamında İmralı notlarında isminin geçmesinin ardından yaşadığını dile getirirken, aynı anda iktidar tarafından siyasi bir operasyon yapıldığını belirtti. Öcalan’ın mektubunun basın önünde okunmasına rağmen ‘terör’ suçlamasıyla tutuklu olmasını, ‘Bu ne yaman çelişki’ sözleriyle açıkladı:
Özer’in ifadesine göre: “11 yıl önce, İmralı görüşmelerinde, bugünkü heyet üyeleri Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan ile Öcalan arasında geçen bir konuşmada, çözüm sürecine katkıda bulunması gereken aydın akademisyenler arasında, üstelik iradem dışında üçüncü kişiler arasında adım geçtiği için tutukluyum. Aynı zamanda barış süreci devam ederken, Öcalan’ın mektubu ulusal ve uluslararası basının önünde okunuyor. Bahçeli bu görüşleri önemli ve değerli buluyor. Ben ise, sadece 11 yıl önce ismim İmralı görüşmelerinde geçtiği için hapiste tutuluyorum. Bu ne yaman çelişki. Bunun açıklaması var mı? Ayrıca, o görüşmede adı geçenlerden biri şu anki Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş. Adaletin gerçekleşmesinin vazgeçilmez şartı eşitlik, tarafsız ve bağımsız yargıdır. Ne yazık ki bunlar bugün mevcut değil.”